Merhaba… Güzel manalı bir kelime ile başlamak istedim….
Ben birçok kedi, köpeği ve bitkileriyle çevreye, doğaya saygılı bir şekilde yaşamaya, herkes gibi ideale ulaşmaya çalışan biriyim. Hayatımın anlamını gördüklerimden sonra çok kez sorguladım, kendimce Yaradan’a ulaşan kapıları araladım… Kim her ne şekilde inanırsa inansın pozitif ve negatif olguların iç içe geçtiği, cennetin kenarında yer alan bir dünyaya doğuyoruz. Kaderimizin doğrultusunda tür tür, şekil şekil, çeşit çeşit, canlı ya da cansız zerrecikler… İnsanoğlunun üstlenmesi gereken büyük sorumluluklar varken hayatın imtiyazlı karmaşaları içinde bir boğulup bir çıkıyoruz. Tabikî dengede durabilmek için formüller, pratik çözümler, fırsatını bulursanız naçizane önerilerim var… Hayvanlar, ağaçlar, çiçekler, böcekler, dağlar, taşlar hakkında düşünmenizi, hoş vakit geçirmenizi, sorunlardan biraz uzaklaşabilmenizi sağlayabilirsem ne mutlu bana…
Türkiye’nin gündemi haline gelen sahipsiz hayvanlar ki 20 seneyi aşkın süredir sokaktaki dostlarımız için yiyecek temin edip barınma sorunlarını çözmeye çalışan biri olarak konuşuyorum, normalde kimseye zararları olmayan belediye geçici bakımevleri ya da barınakları tarafından sistematik şekilde rehabilitasyon, tedavi, bakım ve aşı takvimleri uygulanması gereken yeryüzünü paylaştığımız dostlarımızdır, herhangi bir insandan daha tahmin edilebilir ve tehlikesizdir. Gündem olması gereken konulara değinilmemekte ve hayvanlara da dünyanın çoğu yerindeki gibi kötü muamele edilmektedir. Herkesin bir yakını çiftçilikle, zirai işlerle uğraşmış hayvanlarla ağaçlarla büyümekten bir zarar görmemiş aksine faydalanmıştır.
Ormancı bir dede, merhametli bir anneanne, eğitimci bir anne, mühendis bir baba çok şeyleri görmemi öğrenmemi sağladı, daha hürmet duyduğum, örnek ya da ders aldığım büyüklerim var, babam ve rahmetli annem ile hep gurur duyacağım. Orta halli bir ailede yetiştim, devlet okullarında okudum, kendimi kültürel ve kişisel anlamda geliştirdim, elleri öpülesi çok değerli öğretmenlerim vardı… Tüm bunların karmasıyla çizdiğim yol beni gerçeklere hazırladı. Çocuklarınızı düzgün bir eğitim öğretimle yetiştirdiğinizde mahsulünüz umut olur, gelecek olur… Düzgün eğitimden kastım etrafındakileri ve kendi yaptıklarını algılayabilmesi, sentezleyip kendi tavrını sergilemesidir. Yüce kitabımızda da anlatıldığı üzere duyduklarınıza değil okuyup araştırdıklarınıza, doğruluğu teyit edilebilene inanın, dinleyin ve süzgeçlerden geçirerek, ince eleyip sık dokuyarak cevap verin, hareket edin, kabul edin… Doğumla aile içinde başlayan bu süreç iyi ya da kötü yollarla herkesi sınar, eski Türk filmleri, romanlar, kıssadan hisseler de ders alınması gereken konuları, çetrefilli yolları içeriyor aslında. Yani Yaradan, yani hayat bize diz çökmeyi değil güçlü olmayı, dik durmayı, inancımızı kaybetmemeyi, zor durumdakilere ışık olabilmeyi, kol kanat germeyi işaret ediyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Nasıl tepkiler veriyoruz? Suallere cevaplarımız neler bu büyük imtihanda?
Toplumumuzun ruh hali olarak çok iyiye gitmediği aşikâr keza dünya âlem de bu durumda… Doğanın, evrenin, yaradılışın akışına karşı koyamayacağımızı bildiğimiz halde aksine kürek çekiyoruz.
Çocuklarımız doğa ve hayvan sevgisiyle büyüdüğü zaman birçok sorun ortadan kalkacak gibi görünüyor, rüyaları ve hayatları birbirine daha yaklaşacak gibi… Bahçeye, kapımın önüne bir kap mama bir kap su koyarak aklımda, algılarımda başlattığım serüvenin bazı noktalarda tıkanması beni endişe içinde bırakıyor. Diyebilirsiniz ki dünyada insanlar açlıktan ölüyor, gücünüz yeterse tabiki durumun iyiye gitmesi için katkıda bulunun, mevzu bunun üzerine kurulu ağır bir yükten ibaret, bu yükü paylaştırabildikçe kolaylaşır işlerimiz. İmkânım, imanım ve nefesim yettiği sürece kendimi geliştirerek bu sürece kapımın önünü, sokağımı, mahallemi, şehrimi süpürmekle yükümlüyüm. Etrafımdaki herkese sessizce yardımcı oluyorumdur, siz bilmeyebilirsiniz. Herkes etrafını takip etmeli ki bütünün doğruluğu sağlansın; kim aç, kim açıkta, kim nelerle boğuşuyor, kim şükrediyor… Gidip sahil kasabasına yerleşip ahkam kesmekle olmaz diyenleri de duydum, işte bunlar, duyuları tıkanmıştır, bilemezler… İnsan güzel olunca, gülümseyip güzel bakınca, şükredince etrafına iyilik saçar ama “insancıklar” bunu başaramadı.
Belki alternatif çiftlik turizmi ve doğal tarım projelerine destek verilmeli; belki mezbahalara değil yapay et-süt üretimine destek verilmeli; belki şehir içinde kör noktası olmayan kameralarla donatılmış, ziyaretlere açık, bilinçli ama kasaplık yapmayan görevlilerin ve bilinçli gönüllülerin çalıştırıldığı büyük doğal yaşam alanlarının olduğu, çocuk parklarının, hobi- sağlıklı yaşam alanlarının bir arada ahenkle belediyelerce işletildiği; insanların iş stresini azaltan ya da işlerini severek yapacakları ortamların sağlandığı nefes alma alanları güzel bir çözüm olurdu. Bu bağlamda ağaçlar, çocuklar ve hayvanlar güzel bir üçlü güçlü kalkan oluşturur, hayvanlar sokaklarda kötü muamele görüp savaşacaklarına huzur içinde yeşillikler içinde bakımları yerinde hayatlarını sürdürürlerdi. Belki park bahçe alanlarımız, toprağımız ve yeşilimiz çoğaldığı için bahçedeki doğal meyveleri dalından koparıp yiyen çocuklarımız daha vitaminli daha gri betonlaşmalardan değil de yeşillik mekanlardan istifade edip, hayvanlar yardımıyla empati kurmayı öğrenmiş kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını alıp uygulayabilen, sosyal, aktif, örnek bireyler olarak yetişirler, buralarda iş stresi ve yükünü omuzlarından bir nebze atabilen emekçilerimiz temiz havadan derin bir nefes çekip faydalanabilirlerdi. Belki o zaman internet ortamının doğru bilgilerinden alıp yanlış şeyleri geride bırakmayı dışa dönmeyi öğrenirdik. Yitirilmiş bir nesil olmayı kim ister ki….
Gösterişe, şaşaaya, parasal zenginliğe ve şeytanın diğer güzel göstermelerine, sıradanlaştırmaya çabaladığı şeyler yerine içeriğin kaliteli olmasına özen gösteren, sözlerinin arkasında duran; fazlasını değil hakkını alan; gerçekleri çıkarlar doğrultusunda çarpıtmayan; değerlerimizi, ananelerimizi yücelten bencil olmayan bireyler bizi yükseltir, toplumun yerinden oynatılamayacak taşlarını oluşturur. Yanlışlar sevildikçe doğrular değişmesin, sürekli telefonlarda oyalanmak yerine çevremize bakalım ki Müslüman ülkenin dağlarındaki kurtlar kuşlar açlıktan ölmesin.
Farkındalık yaratmak adına fazla vaktinizi almadan bir şeyler karaladım, umarım ben de bir kapınızı daha aralamanıza vesile olabilmişimdir. Sevgi, dua ve selam ile güzellikler dilerim kalbinize…
Nurten Özyurt
Muğla İl Temsilcisi