Türkiye çok verimli topraklarla kaplı, muazzam güzellikleri, kültürleri ve geçmişi barındıran, örf, adet ve ananelerimizle harmanlanmış bir yarımada ülkesi… Peki biz bunları nasıl değerlendiriyoruz… Geçmiş medeniyetlerin hayırlı miraslarını nasıl güçlendirerek yükselteceğiz diye uğraşıyoruz?
Öncelikle ulus olarak, millet olarak, uluslararası düzeyde büyük bir deprem afeti yaşadık, başımız sağ olsun, Allah kalanlara sabır ve kolaylık versin, yakın dönem dahil çok çıkaracağımız sonuçlar, süzmemiz gereken vicdani bulanıklıklarımız var. Komşularımız açlıktan uyuyamazken biz nasıl rahat rahat sıcacık evimizde uzanabiliriz, işte kapitalist sistemin sonlanması gereken nokta… felaketlerde bütün insanlar ayrım yapmadan birlik olabiliyorken savaşlarda aynı insanlar birbirlerini öldürüyorlar, neden, düşünün lütfen… Ve herkes ektiğini biçecek her dünyada…
Söylenecek çok şey varken susma zamanı şimdi… Çalışmalıyız, birlik olup el ele vererek işe yarar yöntemlerle çalışmalıyız… Tüm bu çabalar boşa gitmeyecek ama felaketler bizi daha da insanlığımıza yaklaştıracak, bunun başka bir yolu yok. İnsanlığın kaydedilen en büyük felaketlerinden birini yaşadık, Allah korusun biz de önlemlerimizi alalım ama daha kötülerinin başımıza geleceği malumdur. Tüm bu yaralarımız sarıldıktan sonra…
Japon eğitim sistemi bize ne kadar değişik ve yabancı geliyor değil mi? Eğitim ve farkındalık, merhamet duygusu ve adil seçim yapabilme yetisi sağlam bir geleceğin temelidir. İnsanlar olaylara doğru değer yargılarıyla yaklaştıklarında, bencillikten, çıkarlardan uzak, doğru seçimler yapabileceklerdir. Ayrıca “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”. İşte bu temeller üzerinde yükselen bu eğitim sistemi mükemmel hakikate ve ideale yakın bir konumda meyvelerini vermektedir. İnsanlık adına bunlar lazım, hangi dine mensup olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun ya da hangi renkten olursa olsun, güzel ve de çirkin tüm insanların doğruya ulaştırılması gerek, duruma da bu şekilde yaklaşılmalı… Doğrular algı ve şartlara göre değişebilir ve evrenin hakikatleri sabittir, siz çocuğunuz okula gittiğinde mutlu olursunuz ama hakikatlere yakın doğruları öğrendiğinde ve buna yakın değer yargılarına sahip olduğunda ancak bu eğitimden verim alırsınız. Bugün yayınlanan çoğu televizyon programının içerikleri dünyevi gereksizliklerin, lüks tutkusunun ötesine geçememekte, hiçbir öğreticiliği bulunmamaktadır, ancak cahil bir toplumu yoldan çıkarır, bir ciddiyeti olması gereken haber bültenlerinde bile şov yapmak ve reytingleri yükseltmek amaçlanarak haberler insanların değer yargılarını, algılarını değiştirecek şekilde yanlış ve yanlı aktarılmaktadır.
Bir binanın temel yapılış amacı içinde onlarca belki de yüzlerce ailenin can güvenliği, refah ve huzur içinde ikamet edebilmesi iken bir bina herhangi bir sebepten doğal afetlerden en az hasarı görecek şekilde devletin, yerel belediyenin belirlediği hususlar çerçevesinde sağlamlığı ve kapladığı alan belirlenip ona göre çevre peyzajıyla inşaa edilmelidir. Doğru kişiler doğru işlerde çalıştığı zaman bu mekanizma temiz, net bir şekilde işleyecektir. Çürük meyve sebze yanındakileri de çürütür. Bir kişinin inşaatın yapım aşamasındaki hatası ya da kastı bile birçok insanın hayatına mal olabilir, bu da devletin ana kuruluş amaçlarını derinden sarsmaktadır ve bu bir kişi dairelerini yüksek karla satarken gece yastığa başını koyduğunda nasıl rahat uyuyabilir… Yollar ulaşım özgürlüğünün bir aracıdır ama hasar gören, kullanılamayan, zemin etüdü yanlış yapılan yollar yardımların akış hızını azaltarak veya tamamen keserek insanların hayatına mal olabilir, müsrifliklerden ya da alay konusu yapılan malzemelerden bahsetmiyorum bile… Orman ya da tarla vasıflı bölgelere ısrarla bina inşaa etmek ve şehirleştirme adı altında büyük yıkımların, denge değişimlerinin yolunu açmak hele ki bu zamanda ne kadar doğrudur? Temiz toprak, hava, su ve doğal tarıma önem verilmeli, sınırsız sandığımız kaynaklar artık korunmalıdır. Dünya daha fazla insan nüfusunu ve yıkımını kaldıracak durumda değil. Yaramızı gerçekten sarmak istiyorsak yeniden başlama noktasını hakikatlere göre belirlemeliyiz, paylaşmayı ve saygı duymayı da öğrenmeliyiz. Devletimizin büyüklüğünü ve gücünü, insanlığımızı ve kardeşlerimizi deprem bölgelerimizde gördük, çok şükür. Bugün klavyedeki tek bir harfe basıyorsam size düşüncelerimi aktarmak için ve eksiklerimizi düzeltmeye çalışmak için, çok şükür, nefes alıp doğru yola ulaşmak için bize biraz daha zaman verildiğinin farkındayım, çok şükür Yaradan’a… Ve bir o kadar da hayatını kaybeden tüm canlar için üzgünüm, hepsi ayrı birer hikâye ve şimdi hepsi bu dünyada sonlandı… Hepsine bu vesileyle Allah’dan rahmet kalanlarına da baş sağlığı ve kolaylık dilerim.
Belki ilgi duyanınız vardır, eski medeniyetler hakkında gerek tablet çevirileri gerekse arkeolojik bulguların okunmasından elde edilen sonuçlar çok net verilerdir. Muhtemelen dağların yüksek noktalarıyla etekleri arasında yerleşim yapma, ovalara yerleşmeme gereği de yaşanmışlıkların sonuçlarındandı ve bir şekilde gelecek nesillere kalıcı şekilde aktarılması için kurallarla korundu. Geçmişten alacağımız, çıkaracağımız ya dan aktarılan derslerle geleceğe daha güçlü adımlarla hareket etmek de insanoğlu için kulağa bayağı mantıklı geliyor. Bizim için kaderin açtığı yollar âdemoğlunun doğru adımlarıyla aydınlanabilir. Bize lüks, şaşalı, gelecek neslin yıllarından çalan hayatlar değil daha yaşanabilir bir çevre lazım; sürdürülebilir, geri dönüştürülebilir ürünler bu ışıklı yolda kalıcı destekçimiz olacak, kaldı ki hepimizin sonunda gideceği iki metre topraktır bu dünya ile ilişiğimiz bu kadardır. Bu yüzden bazı şeylerin tek anlamı ve karşılığı kalitedir, hayatta bulabileceğimiz tek kıymeti de bu olabilir. Anlamlı yaşamak ve olumlu bir iz bırakmak vicdanımızın temel güdülerindendir. Bir çocuğun üst seviyelerin de üstünde bir hayat sürmesi diğer çocuklar perişan haldeyken insanlık namına hiçbir anlam taşımaz.
Belediyelere düşen görev daha sıkı hatta kurallardan hiç ödün vermeyen rijit kontrol mekanizmaları oluşturmak, piyasanın kalite standartlarına müdahalede bulunmak, alanında en iyi mühendislerle, şehir planlamacılarıyla çalışmak, arazi içinde evlerin oturum alanlarını ve katlarını daha düşük düzeyde tutup bahçelere de önem vermek, otopark ve mesire yeri alanlarına daha çok yer ayırmak ve uzmanların öngörülerini ince eleyip sık dokuyarak şehrinin, köylerinin en sağlam temeller üzerine oturtulmasını sağlamaktır. Artık mücadele edeceğimiz önlem alınmazsa gerçekten çok üzücü sonuçlar doğuracak olaylar gerçekleşebilir ve tamamen iyi niyetimizle, özverimizle yaklaşmamız gerekebilir.
Doğaya meydan okumadan, ona uyum sağlayarak görevlerimizi icra etmeliyiz. Masallara inanmadan evvel nefis ve iradenin mücadele etmediği zamanlarda masal gibi güzel hayatların bize vadedildiğini hatırlamalıyız. Şu ahir zamanda sizinle savaşan ve size yardıma gelen insanlar aynı kişiler olacaksa iyilik yapmamak için bir sebep gösterin bana… Daha kolay yönetebilmek ve kibirle, hırsla, güce sahip olmak için aciz bireyler yetiştirmek nedir anlatın bana… Artık görebiliyoruz ki parlak bir gelecek için daha yeşil, daha doğal ve daha temiz olmalıyız. Sevgiler…
Nurten Özyurt
Tüm Gençlik Teşkilatı
Muğla İl Başkanı